H. G. Wells’in “fantastik hika^yelerinden” saydıgˆı, 1901 yılında yayımlandıgˆında C. S. Lewis’i derinden etkileyen Ay’daki I·lk I·nsanlar, yerc¸ekimini tersine c¸eviren bir maddeyi kes¸fettikten sonra Ay’a seyahat eden iki karakterin maceralarını anlatıyor.
Ticari c¸abaları hu¨sranla sonuc¸lanan Bedford eksantrik biliminsanı Cavor’la tanıs¸tıgˆında bu sohbetin onu Ay’a kadar go¨tu¨recegˆini elbette du¨s¸u¨nmez, aklı fikri para kazanmaktadır. Fakat Cavor yepyeni bir maddenin kes¸finden bahsedince, Cavor dikkat kesilir. Bu uyumsuz ikili Cavorite ismini verdikleri madde sayesinde Ay’a gidip orada bambas¸ka bir medeniyetle, Selenlilerle kars¸ılas¸acaklardır.
Gu¨nu¨mu¨zden bakınca bazı o¨gˆeleri gerc¸ekten “fantastik” olsa da H. G. Wells, Ay’daki I·lk I·nsanlar’da hem egˆleniyor hem de is¸tahı hic¸ kesilmeyen sermaye ve toplum mu¨hendisligˆinin sonuc¸ları gibi konuları irdeliyor.
“Wells bir biliminsanı olarak kurgu eserler kaleme alan kayda degˆer ilk yazardı, on dokuzuncu yu¨zyılın bilimsel devriminin aydınlanmalarına ve sonuc¸larına heyecanla ya da kayıtsızlıkla ya da korkuyla dıs¸arıdan bakan biri degˆil bilimin ic¸indendi. Percy Shelley bilimin ac¸ıgˆa c¸ıkardıgˆı gu¨zelligˆi, Mary Shelley ahlaki belirsizligˆi, Jules Verne bitmek bilmeyen teknolojik bir kos¸uyu go¨rmu¨s¸tu¨ ama Wells bilimin go¨zlerinden bakıyordu.” –Ursula K. Le Guin
Ursula K. Le Guin’in sonsözüyle
Claude A. Shepperson’ın resimleriyle