Şimdi siz söyleyin öyküyü yazabilir miyim? Arkadaşım ne hisseder, ne düşünür? Sen anlatmadan önce yazmaya başlamıştım, benim kurguladığım öykünün senin anlattıklarınla ilgisi yok diyemem ki. Üç öykü iç içe geçmişti; biri benim hayali kurgum, ikincisi işkencenin yazılamayacağını iddia eden yazarın bulunduğu linç öyküsü, sonuncusu da arkadaşımın yaşadıkları.
Öyküm bilgisayarımda bıraktığım gibi duruyor. Sadece adını değiştirdim: Yazılamayan Öykü. Önceki adı Demokratların(!) Linç Kültürü idi.
Kestaneci Köyüne gidenler bilirler, mezarlıkla köyün ilkokulu, yolun iki yanındadır. Okulun bahçe kapısının tam karşısında, yoldan birkaç metre içeride, zil seslerinin, çocuk cıvıltılarının duyulabileceği mesafedeki mezarlardan birinde de Aydın Öğretmen yatıyor…
İki yıl sonra aynı yere öğretmen arkadaşım, can dostum Şaban Öztürk’ü de yatırdık. Can dostuma özlemle...