Anton Çehov kısa ve öz yazmayı savunur. Önce yazar, sonra atabildiği kadarını atar, gereksiz sözleri ayıklar. Sade yazmak, halk dilini ve deyimlerini kullanmak başlıca ilkesidir. Rus düzyazı sanatına bu bakımdan büyük yenilik getirmiştir. Çetrefilli anlatıp yazmak, sözü dolandırıp uzatmak konuyu iyi bilememektedn ileri gelir aslında. En bilge kişi en sade, en kolay yoldan anlatandır. Bu ciltte yer alan "Altıncı Koğuş" adlı uzun öykü Çehov'un kendi hekimlik çalışmalarından edindiği gözlemleri yansıtması açısından ilginçtir.Anton Çehov'un "Bütün Öyküler"i Pravda Yayınevi'nin Moskova 1970 basımlı 8 ciltlik "Anton Pavloviç Çehov'un Bütün Yapıtları" adlı yayını esas alınarak çevirlimşitir. Türkçe'ye yeniden kazandırılan bu öykülerin üçte ikisi ilk kez Türk okurunun karşısına çıkmaktadır. Çehov'un tüm öykülerinin yayımlanması Cem Yayınevi için bir övünç kaynağı olacaktır. Cumhuriyetimizin yetmiş beş yılık kültür birikimine böylesine önemli bir katkıda bulunmak kaçınılmazdır. Türkçe'miz sürekli gelişmekte, çeşitli engellemelere karşın "ulusal dil" kimliğini kazanmaktadır. Mehmet Özgül'ün çevirisi Türkçe'deki bu zenginleşmeyi başarıyla yansıtıyor. Arı Türkçe kullanırken aşırılıklardan, tam yerleşmemiş sözcüklerin kullanılmasından kaçınılmıştır.