Peacock, Ortadoğu ve Orta Asya’da, 11. ve 12. yüzyıllarda hüküm süren Büyük Selçuklu İmparatorluğu’nun demografik yapısını, veraset sistemini, Selçukluların yalnızca İslâm’la değil, diğer dinlerle de olan ilişkisini ve tebaasındaki gayrimüslimlere yaklaşımını, izlediği toplumsal ve politik yolu ve benimsediği bozkır geleneğini ortaya koyuyor. Kendileri de göçebe olan Selçukluların, bir “devlet” olarak göçebelere yönelik politikasını, onlarla karşılıklı ilişkilerini, imparatorluğun komşu devletleri nasıl etkilediğini ve devlet yönetiminde sultanlarla halifeler, vezirler, fakihler arasındaki rekabeti ve çekişmeyi aktarıyor.
“Selçuklular üç yönlü bir siyasal miras bıraktılar. İsimlerinin itibarı hanedan ortadan kalktıktan çok sonra bile özellikle Anadolu’da meşru hâkimiyet iddialarını şekillendirmeye devam etti; Selçuklularla ilişkilendirilmek imparatorluğun batı topraklarında halef devletleri meşrulaştırdı ve Selçukluları mükemmel Sünni hanedan olarak gören icat edilmiş imaj onları (pratikte olmasa da, teoride) sonraki dönemlerin bozkır hanedanları için modele dönüştürdü.”
A.C.S. Peacock