Hoimar von Ditfurth, Başlangıçta Hidrojen Vardı’da modern doğa bilimleri alanında çok sayıda bilim dalının verilerini bir araya getirerek doğa tarihinin büyüleyici bir panoramasını çiziyor. Üç kitaptan oluşan dizi, “yaratılış” mitoslarının ardından, son yıllarda özellikle ABD’nin başını çektiği “Akıllı Tasarım”cı tezlerin hedefi halindeki “evrimi”, hem bilimsel hem de felsefi düzlemde tartışmaya açıyor; evrim süreçleriyle birlikte, özellikle günümüzde çok konuşulan “sistem teorisi”nin vazgeçilmez bir modelini sunuyor. Sistem teorisi, “sosyal sistemleri” de kapsadığı için, evrim ile sosyal sistem karşılaştırmaları çok yönlü bir ilgiyi hak ediyor.
Yazar dizinin ilk kitabı olan bu yapıtta, big-bang’den başlayarak, büyük patlamanın ardından evrenin bir köşesinde ortaya çıkan bir gezegenin ve onun üzerinde başlayan hayatın öyküsünü –oksijenin zehirli gaz olarak başlangıçta canlıları yok olmanın eşiğine getirmesini, karaya çıkan hayatın “sıcakkanlılığı” keşfedişini, bilincin ve kültürün ortaya çıkışını– ayrıntılı bilimsel zorlamalara girmeden, ama düşünce alışkanlıklarımızı altüst ederek anlatıyor.