Bu çalışmada Jale Parla, Türk romanının doğuşunda belirleyici olan bilgi kuramını, babalar ve oğullar eğretilemesi çerçevesinde inceliyor. Parla’ya göre, baba-oğul ilişkisi, Tanzimat döneminde bir çatışma değil, devamlılık ilişkisidir. Bu muhafazakar ilişkinin oğulları, ilk romancılarımızdır. Hepsi, kaybedilmiş bir babanın arayışı içinde, kendileri vesayet üstlenmek zorunda kalmış otoriter çocuklardır. Bağlı oldukları otorite, mutlak bir İslam kültürü ve epistemolojisidir... Tanzimat yazarlarının şöyle bir normatif öncelikler sıralamasına bağlı kaldıklarını söyleyebiliriz: Yenileşme hareketinin temelini, ahlaki ve kültürel boyutlarıyla, Doğu’nun dünya görüşü oluşturmalıdır; bu dünya görüşünün bekçisi, toplum düzeyinde padişah, aile düzeyinde baba, edebiyat düzeyinde yazardır. Tanzimat gibi, mutlak otoritelerin zaafa düştüğü süreçlerde dünya görüşü hala mutlakçı olmayı sürdürüyorsa, yazara babalık görevi düşer. Her Tanzimat yazarının içinde bir "mürebbi-i efkar" gizlidir; her satır, "nazende tıfl"ın terakkisi içindir.