Modern Çin’in büyük ustalarından Yan Lianke’nin, kendisinin ve ailesinin hayatlarını merkeze aldığı, atalarına hürmetlerini sunduğu çok özel bir anı kitabı Babamın Kuşağı ve Ben.
Babasının ve amcalarının ölümlerinin akabinde, onların anısına yazması gerektiğine inanan Yan Lianke, anlatıya kendi çocukluğundan ve yazar olana kadar çektiklerinden başlıyor: Oğlan çocuğunun ablasıyla, köylü çocuğun şehirli çocukla rekabeti, hasatta toprakta gurbette taşocağında işçiliğe, çimento fabrikasından askeriyeye durmaksızın çalışırken romanlarını yazarak nasıl yazara dönüştüğünü anlatıyor.
Ama daha büyük bir anlatı, minnet borcunu göstermeye çalıştığı babasının kuşağı hakkında: Kendisinin zayıf sağlığına rağmen ailesi ve hasta büyük kızı için her türlü fedakârlığı yapıp erkenden göçen babasını; köyün en itibarlı evini inşa etmesine rağmen kumar illetinden kurtulamayan büyük amcasını ve köyün dışında çalışan ilk insan olan, bu nedenle “boyun eğmiş” ve “arada kalmış” dördüncü amcasını anlatırken, yoksulluğun, köylülüğün, emekçiliğin, aile değerlerinin gerçekçi ve melodramatik bir tahlilini ortaya koyuyor, ne fedakârlıkların bizi bugüne getirdiğini gösteriyor.