Bu çalışmada Türkiye toplumuna odaklanılmıştır. Ancak tüm ülkeler oranları değişse de geçmişten günümüze gelen heteronormatif değerlerle şekillenmiştir. Bunun sonucunda toplumsal baskı mekanizmaları, kendini farklı cinsel kimliklerle yansıtan kişilere karşı bir cephe oluşturmuştur. İnsan hakları ve hukuk devletinin kağıt üzerinde kaldığı ülkelerde eşcinsel cinayetlerinin sayısı yüksektir. Gelişmemişliğin başlıca göstergelerinden biri, ülkenin homofobik atmosferidir. Toplumsal kodların oluşumunda etkin rolü olan değerleri yeniden üreten politik sistem hukuksuzluk üzerine inşa edilerek faşistleşir. Egemenlerin çıkarları doğrultusunda cinsiyet rolleri natranslaştırılır. Bu rolleri pekiştiren kurumlar aracılığıyla heteronormatif değerler toplumsal atmosfere egemen olur ve karnaval kültürü yok edilir. Bu atmosferde üretilen haberler de farklı seviyelerde olsa da homofobik tutum ve ayırt edici nitelikleri yeniden üretir. LGBTİ+’lara ayrımcılık yapan haberlerle, doğrudan nefret söylemi yayan haberleri aynı kategoride ele almamak gerekir. Bir haberin ayrımcı öğeler barındırıyor olması gizil bir homofobik tutumun dile aktarılmasının ötesinde yapının bilince etkisi olarak da okunabilir. Nefret söylemi, böylesine bir ayrımcı tutumun edilgen niteliklerinin öznede vücut bulmasının ötesine geçerek tanıdık olmayana/yabancı olana duyulan korkunun daha üst perdede etken bir şekilde somuta dökülmesidir. Her ikisi de homofobik olmakla birlikte derece farkları vardır ve hukukla düzenlenmeyen gelişmemiş ülkelerde cinayetlere varan bir eylemsellikle somuta dökülür.