Nazi işgali altındaki Fransa’da, direnişin liderlerinden Jean Blomart ölüm döşeğindeki sevgilisi Hélène’in başucunda sabahı bekliyor. Sevgilisini ölüme sürükleyen göreve o göndermiştir ve sabah olmadan, başkalarını da benzer bir kadere gönderip göndermeyeceğine karar vermesi gerekmektedir. Blomart, hem toplama kamplarda ölen Yahudilerden hem de suikasta uğrayan Polonyalı direnişçilerden sorumlu olduğunun farkındadır. Zaten direnişe katılmaya karar vermesinin nedeni budur. Ama bir soru aklını kurcalar: İnsanlık için daha iyi olacağına inandığımız bir amaç uğruna başkalarının hayatını, kanını feda etme hakkına sahip miyiz?
Simone de Beauvoir, Başkalarının Kanı’nı Nazi işgali altındaki Paris’te, 1941-1943 arasında, yaşadığı otelde ısıtma olmadığı için her sabah gittiği Café de Flore’da yazdı. 1945’te yayımlanan kitap, “The Blood of Others” adıyla Claude Chabrol tarafından sinemaya uyarlandı.