Asker ve milis, şehit ve gazi…
Ve sporcu…Aynı yolun yolcusu olmuşlardı. Onların arşa yakınlığı merminin namluya yakınlığı ile eşitti.
“Trakkk... Trakkk... Trakk... Trak” Bir çift postal, belki altı delik...
Bir tayın torbası, belki içi boş...Bir tüfek, mermisi yok...Bir de kasatura, kör mü kör, paslı mı paslı...
Künyeleri olanlar veya bilinmeyenler... Asker veya Milis toprağa düştüklerinde belki de gözleri açık gitmişlerdi.
Vatan toprağına hasretti onlar.
Kendisi tarih olan, halkın gönlünde taht kuran Beşiktaş’dan söz ediyoruz. “Bazıları büyük doğar” sözü, tarihsel bir bakışla olduğu kadar güncelde de, en başta herhalde Beşiktaş’ı ifade der.
Ekonomi ve siyasetin ağırlığı içinde stadı var etmek, maçları hep deplasmanda oynamak gibi engelleri birer birer düşürmeden geçti Beşiktaş.
Hem Stadı bitirmek ve Beşiktaş’a kavuşturmak, hem de şampiyon olmak…
Bu başarıyı kulübe sağlayanlar, rakiplere ders vermekle kalmamışlar, “imkansızı denemek” gibi bir cesareti takdim etmişlerdir. Bu nedenle Şeref’in çilesini çekenler ile, onların çocukları bilsinler ki, dünya futbol tarihi, bundan böyle benzeri bir örnekle karşılaşmayacaktır.
İmkansız çoktur, ama imkansızı başaracak pek yoktur. İşte Kartal’ın asırlık galibiyeti ve şampiyonluğu budur.
Bu kitap, işte bu bakışla, Beşiktaş’ı okurlarla buluşturuyor.