Hiç kuşkusuz karşımızda bir Beethoven efsanesi var. Ama efsaneler genellikle gerçeğin yorumlanmış hali ya da pek azıdır.
Fırat Kutluk bu kitapta Beethoven gerçeğinin izini sürüyor. Besteciyi efsanelerden, uydurulmuş öykülerden, ters yüz edilmiş anılardan arındırarak karşımıza getiriyor. Beethoven’ı yaşadığı dönemin gündelik hayatı ile kültürel, siyasal, toplumsal çalkantılar ve dönüşümleri eşliğinde ele alıyor.
Beethoven’daki değişimleri ve Beethoven’ı kimi eserlerini değerlendirerek betimliyor: Senfoni yazmaya öncellerine göre geç yaşta başlaması, son iki senfonisi arasındaki on yılda yaylı dörtlülere yoğunlaşması, senfoniye sadece sözel değil neşeli bir bölüm de getirmesi, Büyük Füg’ü, konçertoları ve suskunlukları...
9. Senfoni ise ayrı bir bölümde inceleniyor. Ancak bununla yetinilmiyor, 9. Senfoni’yi defalarca yönetmiş şef İbrahim Yazıcı ile söyleşisinde bu eseri bir orkestra şefinin hissettikleri, düşündükleri, yorumları üzerinden anlamamızı sağlıyor.
Beethoven’ın doğumunun 250. yılında Beethoven’a muhtacız: “Şunu düşündüm bir kaç kez. Hani mahvediyoruz ya her şeyi, dünyayı, kendimizi, çevreyi... Beethoven dinlediğim zaman insan olmaktan gurur duyuyorum. O olumsuz duygularım bir anda yok oluyor belli bir süreliğine.”
-İbrahim Yazıcı