On altı buçuk yaşında “Kahin’in Mektupları” adıyla bilinen iki mektubunda “Ben Bir Başkasıdır” diye yazarken, bununla Tanrı’yı, dünyayı ve insanı değiştirmek istediğini çok iyi biliyordu.
On yedi yaşından yirmi bir yaşına kadar, dört yılda, şiirin bütün geleneklerini, yapısal ve zihinsel düzenini parçalayıp altüst etti. Şiir parçalandı. Düzyazı şiirleriyle yarattığı şiirsel söylemin dili günümüz modern şiirinin yazınsal temellerini oluşturdu.
Arthur Rimbaud’nun şiirde ulaştığı yükseklik şiirin son sınırları olarak kabul edilir.
1875 yılında yirmi bir yaşında şiir yazmayı bıraktı; çünkü sözün simyasını keşfetmiş, şiiri tamamlamış ve sessizliğe erişmişti. Sonra yaşamak için, yaşamın kimyasını keşfetmek için 1880 yılında Afrika’ya gitti.
“Rimbaud’dan sonra ne yazılabilir?” sorusunu 20. yüzyıl şairleri yanıtlayamadı. Bakalım 21. yüzyılın şairleri ne yapacak?