Yaşlanmış anne babasını ziyarete gelen bir genç kadın, meraklı bir kız çocuğu, uzun yıllar boyunca görüşmemiş iki eski dost, hayal kırıklığıyla evine dönen bir kadın, evden eve sürüklenen bir müzisyen… Özleyen, kavga eden, mektup yazan, dertleşen, kuşak çatışması yaşayan insanlar…
Okur, Helen Garner’ın az sayıdaki ama ustaca fırça darbeleriyle yarattığı ve empatiyle yaklaştığı bu karakterlerin hayatına bir noktadan, bir olayın tam ortasından giriyor ve seçilmiş sıradan anların, içsel çatışmaların canlandırıldığı küçük sahneleri izledikten sonra da çıkıyor. Sakin ve zarif bir duyarlılıkla, gevezelikten uzak, açık ve dürüst bir anlatımla kaleme alınmış bu öyküler okurda başta fark etmediği derin izler bırakıyor.
“Garner’ın öykülerinde kartpostalları andıran bir şeyler var: Özenle kaydedilmiş görüntüler, gösterilmeyen daha sert gerçeklikleri akla getirerek bir anlığına gözümüzün önünde çakıveriyorlar.” New York Times
“Eşit ölçüde şefkatli ve serinkanlı… Garner insanın kırılganlığına dair derin bir anlayışla, aşkın, hafızanın ve pişmanlığın hassas işleyişleri hakkında yazıyor.” Economist
“Titiz bir nesnellik, derin bir kişisellik.” Kate Atkinson