Roman, kendi hayal dünyasında yaşarken karşılaştığı gerçek dünya ile hayalleri arasına sıkışıp kalan, hayalinde yarattığı aşkla bile bir türlü baş edemeyen, içe dönük, bir tavuk anne (psikiyatriterimi) tarafından yetiştirilmiş, yalnız bir fotoğrafçının şaşırtıcı değişimi üzerine kurulu. Tek dostu, hatta sığınağı bilgisayarı olan kahramanımız hayallerinin yanında kendisiyle hesaplaşmalarını, çelişkilerini de orada tartışır. Gerçek hayatın darbeleri karşısında hastalıklı kişiliği öne çıkar. Masumiyetini terk ederken hayal ve gerçek, gece ve gündüz, ışık ve karanlık arasında sıkışıp kalmıştır. Yaşadıklarını yazıya dökerken ne kadarının gerçek, ne kadarının hayal ürünü olduğunu önemsemez. Tek amacı kendi romanının kahramanı olmaktır.