Bergson, Nobel Edebiyat Ödülü’ne lâyık görülmüş filozoflardan biridir. Yaşadığı çağda dersleri ve konferansları büyük bir hayran kitlesi tarafından merakla takip edilmiştir. Bunda, geniş bir kültüre ve kuvvetli bir hitabete sahip olmasının payı büyüktür. Bilimlere müracaat eden fakat bilimci ve pozitivist olmayan Bergson, düşünceyi fenomenlerle sınırlandırmadan, insan zihninin merak ettiği ve sorguladığı en yüksek meselelere kadar yönelir. Eserlerinde; sağlam bir muhakeme, tahlil ve tenkit neticesinde verili olanı aşan bir teklif sunar. Matematik, fizik, biyoloji, psikoloji, sosyoloji ve hatta teoloji alanları üzerine oturttuğu felsefesi; bilimlerle bütünleşebilen bir metafiziğin mümkün ve meşru olabileceğinin örneği gibidir. Bu bakımdan Bergson’u okumak ve incelemek felsefeyi, felsefenin sınırlarını genişleten bir filozoftan öğrenmek anlamına da gelir.
Bu kitapta, ruh ile beden ilişkisinden hareketle Bergson felsefesinin, felsefe tarihindeki yeri ve konumu irdelenmektedir. Böylece eser bir yandan Bergson metafiziğiyle, bir yandan
ruh-beden ilişkisiyle ve diğer yandan da pek çok felsefi ekolle karşılaşma imkânı sunmaktadır. Bu bağlamda materyalizm, pozitivizm, natüralizm, entelektüalizm, kritisizm, paralelizm, finalizm, mekanizm, evolüsyonizm gibi akımlar gündeme gelmekte ve incelenmektedir.