Müziğin sözlerini kişisel bir deftere not etme geleneği Osmanlı ile başlamış da değildir, bu âdet çok daha eskidir. Osmanlı’ya veya Şark musıkilerine mahsus da değildir. Yüzyıllar boyunca müziğin eğitim, icra ve intikalinde yazılı malzeme olarak sadece güfte mecmuaları kullanıldı. Talebe üstaddan meşk ettiği eserin güftesini mecmuasına yazardı; hânende ise geçmiş olduğu eserlerin güftesini elindeki mecmuada arar, bulur, eserin müziğini hatırlar ve icra ederdi. Güfte mecmuaları hiçbir zaman geleneksel meşk yöntemine bir alternatif telâkki edilmedi, aksine ona bir yardımcı olarak görüldü.”
Bestesiz Güfteler’de her biri sadece basit bir “şarkı sözü” derlemesi olmakla kalmayıp aynı zamanda Osmanlı kültür ve musıki tarihine dair bir belge niteliği de taşıyan matbu (dindışı) “Güfte Mecmuaları”nı inceliyor Cem Behar. Giriş bölümünde elyazması güfte mecmualarına değinse de, çalışmasını aslen ilk matbu güfte mecmuası olan 1852 tarihli Mecmua-yı Şarkı’yla başlatıp 1905 tarihli Gülzâr-ı Musıki’yle bitiriyor. Böylece, “modernleşme” adı verilen sosyal ve kültürel sürecin on dokuzuncu yüzyılın ikinci yarısının İstanbul’unda Osmanlı/Türk musıkisi üstüne bıraktığı izleri kısmen görme imkânı sunuyor.