Bilim iletişimi, bilimin, bilimsel bilginin üretim merkezi olarak nitelendirilen bilimsel cemaatler/yapılar ile üretilen bilginin tüketim merkezi olarak nitelendirilen kamusal topluluklar/kitleler arasında “üretim ve tüketim” ya da etki/tepki şeklinde kurulmuş tek yönlü ve sorunlu iletişim akışını etkileşimli, katılımcı, kapsayıcı, eşitlikçi ve demokratik kılmaya çalışan bir çalışma alanı olarak son otuz yıldaki gelişimiyle gündelik yaşamda da yer etmiştir.
Bilim iletişimi kitabı, tam bu bağlamda, yaşama ve dünyaya dair bilgi kurucu ve genişletici bir etkinlik olarak bilimsel süreçlerin ve bilim insanlarının, kendi içinde ve kendi dışında olan kamularla olan etkileşimini sergilemeyi amaçlayan kolektif bir çalışma olarak kotarılmıştır. Bu kitapta bilimsel etkinliğin ne olduğu, nasıl yapıldığı, kimlere yönelik olduğu bilim politikalarının sonuçları, bilimin popülerleşmesinin dinamikleri ve etkileri eleştirel bir sorgulamaya alınmaktadır. Bilim iletişiminin temel aktörleri olan bilim insanları ve bilim kurumları, karar vericiler ve politika yapıcılar, kitle medyası ve dijital medya ve elbette farklı toplumsal kesimler arasındaki ilişkiler, her bir yazıda farklı yönlere odaklanılarak gözden geçirilmektedir.
Bilim iletişiminin, sadece bilim teknoloji ve yeniliklerin topluma benimsetilmesini sağlayacak bir süreç olarak görülmemesine yönelik hemen her yazıda yer alan vurgular, bu sürecin daha da iyileştirilmesi ve geliştirilmesi adına söz konusu aktörlere düşen payları da tartışmaya açmaktadır. Bilim iletişimi kitabında, bütünüyle kapitalizmin amaçlarına hizmet etmeyen, tam tersine onun aşılabilmesine olanak sağlayacak bir bilim iletişiminin ipuçları da yer almaktadır.