Şüphe yok ki günümüz bilimini anlamak için geçmişte neler olduğunu bilmeye muhtacız. O hâlde neden bu konudan geri duruyor ve okuma yapmaktan kaçınıyoruz? Her disiplin gibi bilimin de kendine ait bir dili var ve muhtemelen hepimizi korkutan da bu yabancılık çektiğimiz terimler deryası... Ancak bir bilim tarihçisi olan Burak Saytekin tarafından kaleme alınmış bu kitabı okuduğunuzda, korkuların yerini daha fazlasını öğrenme isteği alacak.
İşte her biri özenle, romansı bir dille hikâye edilmiş, bilimi ve biliminsanlarını konu eden sanat eserlerinden harika bir seçkiyle sayfalara yerleşmiş bölümlerde yanıtını bulacağınız sorulara birkaç örnek:
• Arşimet’i kim, nasıl öldürdü? Mezarını kim buldu?
• Leonardo da Vinci rahmi neden yanlış çizdi?
• Hayat, Lavoisier’yi giyotin kuyruğuna nasıl soktu?
• Newton’ın başına gerçekten elma düştü mü?
• Ressam Michelangelo’nun ceset tiksintisi Doktor Colombo’yu nasıl bir başarıdan mahrum etti?
• Bir rüya kimyager Kekule’yi nasıl çözüme kavuşturdu?
• 2000 yıl önce otomatik kapı nasıl icat edildi?
• Doktor Borelli, canlı bir geyiğin kalbine neden termometre soktu?
• Hypatia neden linç edildi?
• Dünyanın çevresi tek bir çubuk ile nasıl hesaplandı?
• Kimyager Cavendish neden yalnız ölmek istedi?
Bir bilim tarihçisi olarak hemen her bilimcinin hayatı ilgimi çekiyor ancak bu kitabı hazırlarken, herkesin ilgisini çekebilecek öyküleri bulmaya gayret ettim. Bilim tarihi kitapları genellikle bilimcilerin neler yaptığına odaklanır. Bense bilim adına neler yapıldığından çok ‘nasıl’ yapıldığını anlatmaya çabaladım. 17. yüzyılda yaşamış bir ebe olan Justine Siegemund’un (1636-1705) sözleriyle özetleyeyim: ‘Yazdığım her şeyin akademik üsluba uymadığını kabul ediyorum.’ Ve bu kitabı okuyanların sohbet masalarına konu olabilecek hayat öykülerini düşününce, bundan hiç pişmanlık duymadığımı söyleyebilirim.”
– Burak SAYTEKİN