Bilinç, bir geminin kaptanı gibidir. Gemiyi o yönetir. Motor odasındaki kişilere komutlar gönderir. Bu kişiler sırayla kazanları, aletleri, ölçüleri vb. kontrol ederler. Motor odasındakiler nereye gittiklerini bilmezler; sadece komutları yerine getirirler. Eğer kaptan pusulaya, sekstanta ya da diğer aletlere bağlı bulgulara dayanarak hatalı ya da yanlış talimatlar verirse kayalara bindirebilirler. Kontrol ve sorumluluk kaptanda olduğu için, motor odasındakiler ona itaat ederler. Kaptan ne yaptığını bilmek durumunda olduğundan, mürettebat onunla tartışmaz, yalnızca emirlere uyar. Kaptan gemisinin efendisidir ve istekleri yerine getirilir. Aynı şekilde bilinciniz de geminizin -yani bedeninizin, çevrenizin ve ilişkilerinizin- kaptanı ve efendisidir.
Bilinçaltınız size ilham verir ve yol gösterir. Hafızanızın deposundan önemli sahneleri çağırır. Kalp atışlarınızı ve kan dolaşımınızı kontrol eder. Sindiriminizi düzenler, özümseme ve boşaltım işlevi görür. Bir parça ekmek yediğinizde, bilinçaltı bunu dokuya, kasa, kemiğe ve kana dönüştürür. Bilinçaltınız, bedeninizin bütün hayati süreçlerini ve fonksiyonlarını kontrol eder. Bütün sorunların çözümlerini bilir. Bilinçaltı hiç uyumaz, hiç dinlenmez. Her zaman iş başındadır. Bilinçaltınız zaman ve mekandan bağımsız olmanızı sağlayabilir. Bilinçaltınıza hangi düşünceleri, inançları, fikirleri, teorileri, dogmaları yazar, kazır ya da iletirseniz, bunları koşulların, durumların ve olayların nesnel göstergeleri olarak yaşarsınız. İçeriye ne yazarsanız, dışarıda onu yaşarsınız.