Sen-nen insan sesinin olağanüstü gücünü çok erken keşfetmişti. Onun için insan sesi başlı başına bir müzik aletiydi. Daha ergenliğinde, sarf edilen sözlerin içi boş, cisimsiz bir balon olduğuna ikna olmuştu. Şarkı söylemekse sözcüklere kendine özgü bir güç veriyor, dilin zayıflığını telafi ediyordu. Tokyo Üniversitesi’nde Fransızca profesörü olan Sen-nen kendisi gibi opera sevdalısı Fransız Mathilde ile evlenerek Paris’e yerleşir. Çok geçmeden, bu aşkın iki meyvesi olur: Kızları Émilie ve Figaro’nun Düğünü operasına duyduğu tutku. Eşi Mathilde’in amansız bir hastalığa yakalanmasıyla, Sen-nen hayatın acı tatlı tüm tesadüflerini insanlığın evrensel anadili olan müzik aracılığıyla yaşamaya başlar. Akira Mizubayashi ‘Bin Yılın Aşkı’nda sözcüklerin içini tutkulardan ziyade müzikle doldurmaya devam ediyor.