"Bir ara uğra sevgin kalmış bende" Zerrin Koçun bu öykü kitabını, ben okuduktan sonra 10 Ekim Ankara gar katliamında kaybettiğim canım arkadaşım İdil istemişti. İdille kitap alışverişi yapar ve serviste işe giderken düşüncelerimizi paylaşırdık. Bu kitabı sevmiştik ikimiz de, ama en çok ismini sevmiştik. Kitap İdilde, İdilin sevgisi bende kaldı.
-Figen Apaydın-
Önce bir okur olarak okuduğum öyküde, karşıt duygular arasında gidip gelen bu evrensel yasanın gerilimini yaşayan insanı arıyorum. Duyguları körelmemiş insanı. Öyküde sunulan kişilerin gerçek yaşamda da karşılığını her an bulabilecek tiplemeler olmasını istiyorum. Mademki yazar benim özgürlüğüme çağrıda bulunarak yapıtını ortaya koyuşta yardımımı bekliyor, onunla yapacağım bu alışverişte denge kurmak istiyorum. Neyi anlatırsa anlatsın, umudun unutulmadığı, yok sayılmadığı öyküler okumak istiyorum. Kendini yazınsal değerler içinde yeniden üretebilen öyküler. Bir yazar olarak düşündüğümde de çok şey istediğime inanmıyorum.
İzleklerin sayısı sandığımız kadar çok değildir. Ancak seçilen izleklerin büyüklüğü yazarı evrensele taşır.
-Zerrin Koç-
Geceyi beklerdim. Uykumun bölünmesinden bıkmıştım artık. Ter basardı her yanımı. Yorganı ısırmaktan dişlerim sızlardı, sabah olduğunda. Uykumu bölecek olan kadın çığlıklarını beklerdim. Yine de dayanamaz dalardım. Çığlıklar başlayınca uyanırdım. Yatağımdan fırlar, oda kapına gelirdim. O kapının önünde erirdim. O mısraları okuyan adamı düşünürdüm. Çığlıklar boğuklaşır, gölgeler dururdu. Odama dönerdim. Kapımı örterdim. Sokak lambasının ışığına bakardım. Bir kadın ağlardı inleyerek. Dinlerdim...