İşini ve şehri terk edip hiç de pastoral olmayan, salaş bir mezra halindeki ücra bir kırsalda dökük bir baraka kiralayan genç ve deneyimsiz bir çevirmen, Nat, Natalia.
Bir köpek.
Çıkarcı, meraklı, dedikoducu taşra insanları.
Yalnızlar topluluğu.
Kırsalın ortasındaki klostrofobi.
Hiçbir şey olmazken hep bir şeyler olacağı hissiyle yaşanan, ne kadar şans verseniz de misafirperver olmayan bu ortamda hayatta ve ayakta kalmaya çalışan, yönünü şaşıran, kendini arayan herkes gibi biri Nat.
Bir Aşk, aşk romanı değildir; karanlık bir atmosferin, umulmadık cehennemlere açılan rahatsız edici insan ilişkilerinin, hislerin romanıdır. Karakterlerle kurulan ilişkinin empati kadar mesafeli düşüncelere de kapı araladığı, hayatın yaban ve rahatsız edici merkezine, güvensiz, takıntılı, endişeli modern zihne yolculuğun romanı. Bu yola böylesine yalın bir anlatımla, gösterişsiz ama kesin ifadelerle yaklaşmak ise nadiren mümkündür. Sara Mesa, Bir Aşk'ta bunu başarıyor.