1960'tan sonra gelişen olaylar 22 Şubat, 21 Mayıs ve hatta bazı kişilerin iddiasına göre, 12 Mart, 12 Eylül, yalnızca Aydemir'in kabahati olamaz. 27 Mayıs'tan sonra meydana gelen 22 Şubat ve 21 Mayıs olaylarında, komitenin kurulmasında yapılan hataların ve sonradan parçalanışının büyük etkisi vardır. Eğer genel eğilim olmasaydı, Silahlı Kuvvetler Birliği kurulur, başına Genelkurmay başkanı geçmez miydi? Bu olayların kusurunu Aydemir'e yüklemek büyük yanlış olur. Ama şunu da söyleyeyim ki, merhum Aydemir bu hareketleri kendisinin yaptığını kabul etmek için canını verdi. Komite kendi yaptığı anayasayı kaldırmış ve kendi meşruiyetini kendi yıkmıştır. Bu olayların ordu safları arasında karışıklık yaratmaması imkânsızdı. Komite siyasi partilere teslim olmuş, kurucu meclisle pazarlık gücünü kaybetmişti. Bu durumda Komite'ye sahip çıkmak görevi Silahlı Kuvvetler Birliği'ne düşmüştü. Eğer Komite başını kuma sokmasaydı, ve daha olumlu bir bakış açısıyla, Komite'nin yeterli politik deneyimi ve ayak oyunlarını bilen birkaç kişi olsaydı veya bazıları yola çıkarken düşündükleri idealleri kişisel çıkarlara yeğ tutabilseydi, bu durumu görür ve gereken tedbiri alabilirdi. O günlerde, baştan sona herkesin ihtilalci kesildiğini görmeyenler, sonucu Talât Aydemir'in üzerine atmakla kendilerini kurtardıklarını zannediyorlar. Hele bütün telkinlere rağmen tabii senatörlük lokmasını yutmalarının sonuçlarını hesaplasınlar. 27 Mayıs'ı yapanlar, buna sahip çıksınlar. Bildiklerini yazsınlar. Günahları ve sevapları ile bu çocuk onlarındır. Konuştuğum bütün arkadaşlarıma bunu telkin ediyorum. Bana göre 27 Mayıs, Türkiye Cumhuriyeti tarihinde özel bir yere sahiptir. Her olayda olduğu gibi iyi ve kötü tarafları olacaktır. Saklamadan yazalım ve ancak o zaman tarihi yazanlar, doğruyu bulurlar.