O mu renkli bir kişilik, yoksa o yıllar mı renkliydi? Kesin olan bir şey varsa, o da her ikisinin kimyasının birbirini tuttuğu. Etkileyici bir renk kartelası: Tiyatro ve sinemada roller almış, “gazeteci” Ali Sirmen’den, Madanoğlu cuntasından yargılanırken istihbarat şubesinde askerlik yapan yedek subay Ali Sirmen’e…
Doğan Avcıoğlu, Cemal Madanoğlu, İlhan Selçuk, Turhan Selçuk, Çetin Altan, Doğan Özgüden, Doğan Koloğlu, Hüseyin Baş, Mahmut Dikerdem, Oktay Akbal, Orhan Veli, Kemal Tahir, Sait Faik, Melih Cevdet Anday, Nadir Nadi, Uğur Mumcu, Aziz Nesin gibi nice mihenk taşlarıyla örülü, eşsiz, büyülü bir dünya… İliklerine kadar yaşanmışlık hissi veren o telaş içindeki yılların öncelikle basın ve siyaset tanıklığı. Sirmen’e özgü bol mizah renkleriyle…
Ama bu anıların iz bırakan başka yönleri de var. Nadir Nadi’nin yazarlarından hayatta kalan tek isim. Bu sıfatıyla tüm yaşamına baktığımızda, tarihle olan hemen hiçbir randevusunu ıskalamamış olduğunu görüyoruz.
27 Mayıs’tan günümüze uzanan tüm siyasal düşünce savaşlarını besleyen kaynakların hep yanı başında yer tutan Ali Sirmen’in anlattıkları ve onun ayrılmaz bir parçası haline gelen Cumhuriyet gazetesi. Soluk alıp veren, sayfalarının aksine renkli, çok boyutlu bir kronoloji; siyasi hisler aynası… Cumhuriyet. Şu an, şimdi ve sonrası…