“Şöyle etrafınıza göz gezdirdiğiniz zaman bir lira için birbirine darılan, bir liranın hatırı için mürailik eden, yalan söyleyen, boyun eğen, nice küçüklüklere katlanan, gene o lira için başkalarının rahatını kaçıran, kuyusunu kazan kaç bin kişiye rasgelirsiniz?
Hep o, bir tek lira için birbirini bıçaklayan insanlar, bir tek lira için kardeşini boğan, babasını boğazlayan mahlûklar bile görülmüştür.
Bir tek liranın etrafında bazen ne büyük esrar kümeleniyor; bir tek lira bazen ne karışık esrarı çözebiliyor!
Bu, bir tek lira bendim işte... Fakat bütün bu saltanatı bu gece kaybettim!”
Kemal Ragıb Enson’un 1932’de tefrika ettiği ve ilk defa kitaplaşan Bir Liranın Başından Geçenler edebiyatımızda daha önce benzeri görülmemiş bir fikrin etrafında kurulmuştur: 1930’ların İstanbul’undaki olaylar, hâller, arzular, ihtiyaçlar o dönem dolaşımda olan en küçük kâğıt para olan 1 liranın gözünden ve sesinden anlatılır. Farklı sosyal katmanlardan, sınıflardan, cinsiyetlerden insanları bir araya getiren para, bu romanın esas öznesidir. 1 lira, sokakları, dükkânları, evleri, meydanları, tramvayları, metruk yapıları, kumarhaneleri, batakhaneleri, muayenehaneleri, şantiyeleri dolaşırken hikâyeler, insanlar, arzular ve hırslar da birbirine dolaşır. Paranın tedavüle girişinin ve tedavülden çıkışının bu benzersiz anlatısı aracılığıyla okurlar, dönemin insan ilişkilerini, kültürel gerilimlerini ve ekonomik vaziyetini takip edebilirler.