“Ben Zeliha; sevdikleriyle vedalaşmak zorunda kalmış, zorlukları sırtında taşımaktan ruhu yorgun düşmüş, aşka tutunmaya çalışırken ayağı kayıp yuvarlanmış… Kısacası çuvallamış bir fâniyim. Her şeye güç yetirebileceğimi zannediyordum; hiç yorulmayacağımı, düşsem de belli etmeyeceğimi, güzelliğimle herkesi kendime hayran bırakacağımı… Heyhat!
Ruhum nicedir eprimiş bir kumaş gibi tüm bedenimi kaplarken, sökülen yerlerimi görememişim. Etraftakilerin ardımdan “Ah yazık” dediklerini duyuyorum; ama bu kez güçlü görünmeye niyetim yok. Yalınkat bir hayat sürmek tek isteğim. Çitlediğim çekirdeklerin kabuklarıyla çiçeklerimi besliyorum. Başkaca sözüm yok!”
Nilay Şimşek Ercan’dan ruhsal yaralarımızın bedenimizde nüksetmesiyle oluşan arazlardan şifa yolculuğuna uzanan, sözcükleriyle okuru da bu şifaya davet eden bir ilk roman…