Biri, Hiçbiri, Binlercesi, bir adamın kendi gözleriyle gördüğü kişiliği ile başkalarının gördüğü kişiliği arasındaki uçurumun farkına varmasıyla varoluşunu sorgulamasına yol açmasını konu alır.
Bir gün karısıyla konuşurken burnunun yamukluğunu keşfeder ve yaşadığı bunca yıl fark edemediği bu gerçek onu varoluşsal bir krize girer. Bu olay bütün varlığını sorgulamasına yol açar. Kendisinin başka insanların gözünde hayal etmediği gibi olduğu düşüncesine takıntılı hale gelir ve karakterinin gerçekliğinin arayışına çıkar.
Pirandello’nun en önemli yıllarının bir ürünü olan kitap, yazarın da kariyerinde bir dönüm noktasıdır.
“İçimdeki bu yabancıya nasıl katlanacaktım? O yabancı aynı zamanda ben iken, Onu nasıl görmezden gelebilecektim? Benim gözlerime perdeli, başkalarının gözü önüne serili “ben”i bir ömür boyu içimde taşımaya mahkûm oluşumu nasıl kabullenebilecektim?”