AKP’liler, Cumhuriyeti yıkmak, unutturmak için neler yapmadılar, neler… Saymakla bitmez…
Çelenk koymayı, ulusal bayramları, Ant’ı, bayrak taşımayı, İstiklal Marşını yasakladılar. Atatürk resimlerini kitaplardan çıkardılar, duvarlardan indirdiler. TC’yi devlet tabelalarından sildiler.
2010 yılında Mustafa Kemal Paşa’nın Ankara’ya geliş yıldönümü olan 27 Aralık 1919 kutlamasına izin vermediler. Bu tarihte Kara Harp Okulu öğrencileri, okullarından başlayıp, Ulus’ta biten bir yürüyüş düzenlerlerdi her zaman. Bu yürüyüş yasaklandı ve bu gelenek yok edildi.
2011 yılında 29 Ekim kutlaması yapılmadı… Cumhuriyet tarihimizde bir ilkti bu…
Kamu mallarının altından girip, üstünden çıktılar. Tümünü “Babalar gibi” sattılar.
Hedef; Atatürk’le, laik düzenle, Cumhuriyetle hesaplaşmak, siyasal İslam devletinin yol haritasını çizmekti…
AKP iktidarı, BOP planı çerçevesinde, 2007’den önce, 25 kuruşluk CD’lerle, orduya, yargıya kumpas hazırlıklarına başladı. Çünkü Cumhuriyet kurumlarını tümüyle teslim almak istiyordu.
Siyasal İslamcılar, şeriatçı bir toplumun oluşumuna engel olabilecek ne varsa, onu temizlemek ya da işlevsiz bir konuma getirmek amacındaydılar.
Yazarımız Ali Eralp, 1999 – 2009 yılları arasında Cumhuriyet gazetesinde yazdığı makalelerle siyasal İslam faşizmine dikkat çekmiş, uyarılar yapmıştı.
Cumhuriyet’te yayınlanan bu uyarı yazılarından birisinde şöyle diyordu:
Bu pervasız gidişe ve talan düzenine karşı çıkacak, “DUR” diyecek tek güç halktır, halkın örgütlü gücüdür. Kitleleri demokratik direnişlere, eylemlere yönlendirecek, onların direncini artıracak güç ise toplumun devrimci, demokrat, ulusal öncüleri, Atatürkçü partilerdir.
Öyleyse, ‘İş işten geçtikten sonra, kendim ettim kendim buldum’ dememek için birleşelim, bütünleşelim. Gün birlik, beraberlik günüdür. Gün meydanlara çıkma günüdür. Uyan ey ehl-i vatan, görev başına…