Meydana açılan bütün sokaklar kağnı, öküz ve eşeklerle doluydu. Kadınlar, meydanı çevreleyen kaldırımlara öbek öbek çökmüşlerdi. Ellerinde çıkrıklar, kirmanlar vardı. Üstleri başları perişan, şalvarları, üstlükleri yıpranmış, erimiş, delinmiş veya yamalı idi. Çoğunda çarık bile yoktu, sadece birer lâstik giymişlerdi ayaklarına. Küçük çocukları sırtlarına bağlamışlar, daha büyükleri de peşlerine takmışlardı. Çocukların giysileri de çok kötü durumdaydı. Çoğu sadece don gömlek veya yırtık bir entariyle dolaşıyorlar, zayıf, incecik bacakları şimdiden içe doğru bükülmeye başladığı için paytak paytak yürüyorlardı. Az sayıdaki köylü erkekler ise şaşkın şaşkın ortada dolaşıyorlardı. Onların da üstleri başları iri iri yamalarla doluydu.
13 Mart 1908 günü Uşak merkez ve çevre köylerden gelen bin beş yüz civarında kadın, cuma namazından sonra İplik Pazarı’nda toplandılar. Ellerindeki çıkrık ve kirmanları havaya kaldırarak fabrikaları protestoya başladılar. Daha sonra mekanik ve buharlı fabrikalara yöneldiler, makineleri kırıp dökerek yün ve iplikleri yağmaladılar. Elle yün temizleme, eğirme ve boyama yapan kadınlar, devre dışı bırakılmalarının ve fabrikalardaki emek sömürüsünün intikamını alıyorlardı. “Makine kırıcılar” ve “Tarak yağması” olarak tarihe geçen bu eylemi Uşak’ta yer altındaki Jön Türkler de destekliyordu.
Kemal Anadol