Evet, işte, yaşlı Şaman birkaç adım ötesindeydi. Uluğ Bige o gece üzerine binlerce farklı kumaş parçasından yapılmış, kaftan benzeri giysisini giymişti. Etekleri ve yakası rengarenk kuş tüyleriyle süslüydü. Attığı her adımla birlikte, elbisesine iğnelenmiş olan yüzlerce küçük çıngırak tatlı sesler çıkartarak çınlıyordu. Elinde o gece kurban edilmiş bir koyunun bembeyaz kürek kemiği vardı. Kara Han ayağa kalkarak yaşlı Şaman’a yer gösterdi, fakat Uluğ Bige onu görmemiş ve duymamış gibi davranıyordu. Han ve adamları birbirlerine bakarak başlarını salladılar. Şaman sadece bedeniyle buradaydı; ruhu çok uzak diyarlarda, başka dünyalardaydı. Ölmüş atalarının ruhlarıyla, Tanrılarla görüşüyordu.