Popülizm, son yıllarda en çok duyduğumuz kelimelerin başında geliyor. Popülistler, ontolojik nitelikleri spesifik zaman, mekân ve yapısal faktörlere bağlı bir halk (toplumun bir kesimi) ve elit (yerleşik güç yapılanmaları) antagonizması etrafında, temsili demokrasinin içindeki gerilimlerden güç alarak yeni ve esnek bir siyasal model üretiyor. Değişik rejim türleri, ideolojik çizgiler, örgütlenmeler, lider profilleri, programlar, stratejik amaçlar, söylemler ve taraftar kitlelerine sahip olan siyasi unsurları popülizmde ortaklaştıran nitelikler nelerdir? Seçmenler neden bazı dönemler popülistlere destek verir? Popülizm demokratik siyasetteki diğer izdüşümlerden farklı mıdır? Sinem Uca, Büyük Britanya ve Kuzey İrlanda Birleşik Krallığı’nın 23 Haziran 2016’da yapılan referandumla Avrupa Birliği’nden ayrılma kararı alması (Brexit) örneği üzerinden bu soruların cevaplarını arıyor ve böylesi bir kırılmaya neden/nasıl varıldığının ayrıntılı bir analizini sunuyor.
Brexit: Neoliberal Dönüşüm ve Popülist Siyaset, Westminster sistemindeki üretim ve temsil ilişkilerinin tarihini takip ederek, toplumun hangi kesimlerinin ekonomiden pay alma ve/veya siyasete katılımda ötekileştirilip popülizme kaynak oluşturduğunu ortaya koyuyor. Uca, çalışmasında devletin her daim toplumsal talepler arası denge kurucu rolünü üstlenip sisteme uyum sağladığını, ama bu rolün neoliberal dönemde yaşanan merkez siyasetin neoliberal uzlaşıda buluşması, finans kapitalizminin yükselişi, yönetimden yönetişime kayma, sınıfsal parçalanma, refahta sönümlenme, devlet egemenliğinin paylaşımı vb. değişimlerle terk edildiğini ileri sürüyor. Popülist aktörlerin eylemleri burada devreye giriyor. UKIP ve Nigel Farage’ın esas başarısı, toplumsal öfke ve memnuniyetsizlik, devleti kaybetme korkusu ve temsil krizini çok iyi değerlendirerek Euroseptik amacı popülizmle buluşturması. Bu açıdan, Brexit ötekileştirilmiş sosyoekonomik, sosyopolitik ve sosyokültürel taleplerin Westminster’da tekrar temsil edileceği yeni bir dengenin kurulması için devletin geri çağrılmasını ve bu hedefe engel yaratan AB’nin reddini teşkil ediyor.