Bu çalışma Türkiye’nin modernleşme tarihini, ev teknolojileriyle ilgili anlam ve söylemlerin değişimi ve dönüşümü üzerinden inceliyor. Her dönemin hâkim söylemini açığa çıkarmaya çalışırken, bu hâkim söylemi yekpare ve sabit olarak düşünmek yerine, paradokslarıyla, karmaşıklığıyla ve dinamik yapısıyla düşünüp anlamaya çalışıyor. Toplumsal cinsiyet ve teknoloji arasındaki ilişkiyi yeniden kurarak, Türkiye’deki elektrikli ev teknolojilerinin toplumsal tarihini ve kadınların gündelik hayatlarındaki modernleşmenin izini medya içerikleri aracılığıyla açığa çıkarmayı hedefliyor. 1930-2020 yılları arasında çeşitlenerek ülkeye giren elektrikli ev aletlerinin kadınların gündelik hayatlarında yarattığı değişimi, bu değişimin ev içi iş bölümüne ve ev işinin tanımlanmasına etkisini ve tüm bunların modernleşme anlayışındaki yerini çeşitli ulusal gazeteler ve ekleri; kadın, yemek ve bilim ve teknik dergileri; TV reklamları; filmler; elektrikli ev aleti üreten çeşitli firmaların sosyal medya hesaplarını inceleyerek değerlendiriyor ve elde edilen verilerin analizini kronolojik bir hat izleyerek sunuyor. Bu inceleme yapılırken toplumsal cinsiyet rolleri ve bunun hanedeki yansımalarının yanı sıra Cumhuriyet yönetiminin kuruluşundan bu yana farklı biçimlerde üretilmeye devam edilen modernlik algısı, modernleşme pratikleri ve bununla bağlantılı ikilikler (Batılı-Doğulu, varsıl-yoksul gibi) üzerinde duruyor. Buzdolabı, çamaşır makinesi, bulaşık makinesi, fırın, ocak, elektrikli süpürge, küçük ev aletleri gibi ev teknolojilerinin haneye dahil oluş hikâyesi, ne tür söylemler ve vaatlerle (ve hangi) kullanıcılarla buluşturuldukları, bu esnada toplumsal yapıda meydana getirdikleri değişiklikler bu kitabın temel izleklerini oluşturuyor.