Yaşamak ve ölmek, suçluluk duygusu ve minnettarlık arasında kalmak, hüznün ortasında aşkı ve umudu keşfetmek hakkında unutulmaz bir hikâye…
On yedi yaşındaki Leah, kalp yerine bir makineyle beraber yaşarken hayat, ikinci bir şansla yeniden karşısına çıkar.
Ancak Leah, bağışçının kendi okulundan bir çocuk olduğunu ve onun da kendini öldürdüğünü anladığında karmaşık duygulara sürüklenir. Nakil olduğundan beri gördüğü rüyalarla boğuşurken, kalbini aldığı gencin ikiz kardeşi Matt’in de benzer rüyalar gördüğünü öğrendiğinde bunun bir anlamı olduğundan emindir, çünkü Matt, kardeşinin kendisini öldürdüğüne inanmıyordur.
Leah ve Matt, olayların gizemini açığa çıkarmaya çalışırken birbirilerini ve kaybetmekten korktukları bir aşkı bulsalar da yaşamın, hatta yeni kalplerin bile bir garantisi olmayacağını öğrenirler.
Yaşamanın, ölmekten fazla cesaret gerektirdiğini anlatan dokunaklı bir eser…