Atilla Birkiye Bulutlar Piraye Piraye Diye Geçiyor'da, Nâzım Hikmet'in 1945 sonbaharında, Bursa'da hapis yatarken karısı Piraye için yazdığı Saat 21-22 Şiirleri'ni konu ediniyor.
"Neyse, ben bu şiirleri çok önemsiyorum, yıllardır bir mıknatıs gibi çekiyor, bir tür 'estetik takıntı' da olabilir! İki ana temel duygunun iç içe geçmesi var. Parçalardan oluşan bir bütün. Her bir parça tek başına da ele alınabilir. Bir kayın ormanı ve onun tek tek kayın ağaçları. Kayın ormanı kadar da estetik. Ayrıca 'pürüzsüz olmalarına' da özen gösterilmiş. Kendi zaman dilimi içinde yazdığı kesin de, hedefinin bir bütün’e (kitap) ulaşmak olduğu ortada. Bir şekilde bunu ifade ediyor.
"Yine denemenin, üzerine konuşmanın-düşünmenin engin sularında yola çıkıyorum; bazen 'yakın okuma' dediğimiz bir 'çözümleme' çabası da oluyor ister istemez, ayrıntılarda gizlenmişleri bulmak ya da bir sözcüğün çağrışımıyla deneme yazmanın tadına varmak; evet burada öznel bir durum olmadığı söylenemez ama kuşkusuz yazdıran bir somut’luk da var. O çok daha önemli."
"Özcesi, başka 'yan tema'larla birlikte –hep böyle tanımlanagelmiştir– iki eksentemayı birlikte görürüz Piraye İçin Yazılmış Saat 21-22 Şiirleri’nde: aşkı ve davası..."