Bizimkisi bir aşk hikayesi
Siyah beyaz film gibi biraz…”
Kayahan’ın bu şarkısı sinema aşkımı anlatıyor… Siyah beyaz, renkli, renkli sinemaskop… Küçük büyük kapalı alanlar, açık bahçeler… Bizi bambaşka dünyalara götüren alanlar. “Bazen şehre bir film gelir”di, tüm şehir onu konuşurdu. Dar alanda sıkışan, şehirler arası yolculuğun bile olay olduğu yıllarda bizi, dış dünyaya bağlayan ve dış dünyayı bize tanıtan tek araç sinemaydı.
Metin Erksan’ın yönettiği, Müşfik Kenter ve Sema Özcan’ın oynadığı “Sevmek Zamanı” filmini hatırlıyor musunuz? Başrol oyuncusu bir hayale âşık olur. Sinema da bir hayal dünyası değil mi? Bizi içine alıp, görmediğimiz diyarlara götüren. Bir hayalin peşinden koştum ve bu kitap ortaya çıktı.
Sinemada sosyalleşir, âşık olduklarımızı sinemada görürdük.
Oysa sinemalarda sadece film seyredilmezdi. Tiyatro ve konser salonlarıydı. Kasabalarda düğün salonlarıydı. Siyasi partiler, sendikalar genel kurullarını burada yaparlardı. Hepsi hayatımızdan sessizce gittiler. Sadelik, samimiyet, dostluk, arkadaşlık gibi kavramlarla beraber gittiler.
Bu çalışmamda “sinemanın sadece film çevirmek ve göstermek” olmadığını anladım. Sinema siyasetin, ABD için kültürel hegemonyasını yaymak için kullandığı bir araç olduğunu da yakından gördüm.
Bursa’da bu kadar yazlık ve kışlık sinema olduğunu bilmiyordum. Yaşayan sinema sahiplerini, makinistleri, sinema müdürlerini buldum, seyircilerle görüştüm. Sadece merkezdeki sinemaları değil, ilçe ve belde sinemalarını da araştırmama ekledim. 1950-1960 yılları arasında yerel basını taramanın çok faydasını gördüm.
Çalışmamın konuyla ilgili yapılacak araştırmalara başlangıç olmasını dilerim. Elimden geldiğince Bursa merkez ve ilçelerindeki sinemaların öyküsünü yazmak istedim. Başardığımı umarım.
Bu çalışmamın sinemaseverlere faydalı olmasını dilerim.