İnsanlığın beş milyon yıllık tarihi, MS 18. asır öncesi ve sonrası olmak üzere temelde iki dönemden meydana gelir. Dönemleri, insanın felsefesi ve bilimi oluşturur. Toplumlar; dönemini icat eden ve icat edileni uygulayanlar olarak iki gruba ayrılır. İcatçılar, bir süre sonra ayıklanıp yok olurlar. Çağımızda insanlığın her alanı değişmiştir. Değişimin belirgin özelliği, halk tabiriyle, “işlerin koldan kafaya geçmesidir.”
Türkiye dahil İslam dünyasının iki asırdır her alanda bir kriz içerisinde bulunduğu herkes tarafından sürekli dile getirilir. Bu kriz hakkında çeşitli nedenler ileri sürülür. Fakat krize çözüm bulunamaması, bu nedenlerin gerçekçi olmadıklarının kanıtıdır. Kriz, bir çağdaş “düşünme” ve onunla üretilen “bilim” sorunudur. Türkiye ve İslam dünyası, düşünme ve bilimde geçmişten çıkıp çağımıza gelememişlerdir. Müslümanların bu eksikliğini İslam dünyasında en gerçekçi olarak tespit eden kişi Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmuştur. O nedenle her konuda çağdaş “bilimi” referans vermiş ve ona gönderme yapmıştır.
Türkiye ve İslam dünyası, düşünme ve bilimde geçmişten çıkıp çağımıza gelememişlerdir. Müslümanların bu eksikliğini İslam dünyasında en gerçekçi olarak tespit eden kişi Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmuştur. O nedenle her konuda çağdaş “bilimi” referans vermiş ve ona gönderme yapmıştır.
Bütün söz ve eylemlerin motoru düşünmedir. Düşünme olmaksızın değişim ve gelişim sağlanamaz.
Bu eserimizde, Türkiye ve İslam dünyasının, bundan sonra, varlığını sürdürebilmesi için çağını düşünme ve bilimde yakalamasının şart olduğunu, bunu nasıl yapacağını, insanlığın bu aşamaları nasıl geçtiğinin kısa tarihsel özetini vererek, ortaya koymaya çalıştık.