Luzia vampirlerle insanların bir arada yaşadığı yeni düzende, dünyanın öteki ucundaki ıssız bir
şatonun müzesinde çalışmaya başlar. En yakın arkadaşı ve onun vampir sevgilisiyle sakin bir hayat yaşarken şatonun asıl sahibi ve tarihin en eski vampirlerinden biri kasabaya döner.
Asla dinmeyen kalp ağrıları ve vampir kanı bağımlılığı ile mücadele eden Luzia’nın artık daha büyük bir sorunu vardır. Sidra Dekalton’un dönüşü eski bir sandık gibi korkunç sırları ortaya çıkarır. Hayatını cehenneme çeviren gizemin kaynağını araştırırken Luzia’ya, kalp atışlarının bile kime ait olduğunu sorgulatır…
“Kaçıyor musun?” diye sordu.
“Evet,” diyerek kabul ettim.
“Çünkü kalbimi kıracaksın.”