Babasının Annesi: Hz. Fatıma O Hz. Fatıma ki Allah Resulü‘nün can parçası, dünya üstünde ona en çok benzeyen kişidir. İlmin kapısı Hz. Ali‘nin eşi, cennetin genç efendileri Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin‘in annesi, iyilikler denizinin incisidir. Üç günlük açlıktan sonra bile elindeki tek lokmadan feragat eden, Hz. Muhammed(sav) tarafından daima ayakta karşılanandır. Ehl-i Beyt bir nur kandili, o ise bu nuru çevreleyen kristal fanus, Fahri Kainat‘ın(sav) gözlerinin nurudur.
O Fatımadır. Ateşten kesik, ateşe uzak demektir. Allah‘ın onu ve sevenlerini cehennem ateşinden uzak tutma muradıdır. Son Peygamberinin soyunu devam ettiren Kevser, aynı zamanda Resulullah‘a (sav) duyduğu şefkatle onun etrafında pervane gibi dönen, ‘Babasının Annesi‘dir. Belhli tüccar Cüneyd el Kındi, Kuşadalı Üveysi Haşim, Necefli Hacı Hüsrev, Botanlı Ramazan, Tıkritli bilge ebe Destigül Nine ve torunu Abbas...
Dünyanın dört bir tarafından yollara düşen bu kişileri buluşturan tek şey Ehlibeyt aşkıdır. Kerbela, Medine ve Mekke güzergâhında uğradıkları her durak, geçtikleri her menzilde zamanın koridorları açılır ve Hz. Fatıma‘nın hayatından kesitlerle karşılaşırlar. Kevser‘in kıyısında gezinen bir roman mı bu, yoksa bir şark hikâyesi mi? Şaşıracaksınız.