Kafa kıllarının ön tarafı dökümlü, yan tarafları ise şekillendirici bir madde ile geriye doğru taranmış takım elbiseli maymun ani ve sert bir hamleyle ayağa kalktı. Oturmakta olduğu ağır makam koltuğu az da olsa sendeledi.
İvmeden dolayı dağılan saçları şimdi sol gözünü kapatıyordu. Elleriyle masanın üzerine abanarak hiddetle öne doğru eğildi. Ses tonu kalındı.
“Başaramadın!”
Bu esnada altın yaldızlı masa bayrağı hafifçe sallandı.
Karşısında, iki avucunu birleştirmiş korku ve minnetle titreyen diğer maymun, bakışları hala yerdeyken mahcup bir ifadeyle konuştu, aslında geveledi.
“Şey.. Efendim..”
İri maymun açıklamayı beklemedi. Konumunu ve gergin yüz ifadesini değiştirmeden sağ elini masanın köşesindeki üç boyutlu hologram klavyeye doğru götürdü. Kırmızı tuşa dokundu.
“Uzun bir tatili hak ettin.”
Bu, jargonda görevden alınmak demekti.
“Tadını çıkar!”
Uyarı sesiyle birlikte sensörlü oda kapısının önünde siyah gözlüklü iki güvenlik görevlisi belirdi. Biri şişman ve kısa, diğeri uzun boylu ve zayıftı. Şişman olanı burun deliklerini yukarı aşağı oynattı.
Güvenlik görevlisi iki hayvan kararlı ve net tavırlarla, bitik bir halde ayakta duran maymunun kollarından ittirerek dışarı çıkardılar.
Otomatik kapı gerisingeri kapandı.
Bürokrat maymun burnundan soluyordu, deri koltuğuna tüm ağırlığı ve hışmı ile yerleşti. Hava dalgasına tepki veren masa bayrağı yeniden sallandı.