“Ulu, meşhur adamlar gibi o... O eski günlerde hikâyelerini anlattıkları [kahramanlar] gibi... Onlar aşk için yaşamazlar... aşkla yaşarlar. Söylüyorum sana, gördüm, onların kanından o. Tanıdığı bütün o adamlar peşinden ateşe atarlar kendilerini. Artık onun peşinden gitmeyecekleri bir gün gelecek olursa eğer... İçin için ölmeye başlayacak.”
Cennet Ateşi, Makedonyalı Philippos’un oğlunun, yani Büyük İskender’in çocukluğundan başlayarak babasının ölümünden sonra kral olduğu güne kadarki hikâyesini anlatıyor. Annesi Olympias’ın odasından hocası Aristoteles’in ders verdiği odalara ve savaş meydanlarına varıncaya kadar İskender’in yaşadıklarını aktarıyor. Annesinin sevgisi, babasının şiddeti, arkadaşı Hephaiston’un duygudaşlığıyla büyüyen, on iki yaşındayken ilk defa bir insanı öldüren, on sekizindeyken Makedon atlılarının komutanı olan bir antik kahramanın, tarihin Büyük İskender’inin oluşumunu her yönüyle gözler önüne seriyor. Otuz üç yaşında öldüğünde, krallığını Batı Trakya’dan Mısır ve Hint diyarlarına kadar yayılmış bir imparatorluğa dönüştürmüş, Batı uygarlığının örnek önderi olmuş bir çocuğun hayat hikâyesi.
Büyük İskender Üçlemesi, ünlü tarihi roman yazarı Mary Renault’nun, çarpıcı yeteneğiyle antik dünyanın gerçek kahramanlarını canlandırdığı, kanları ve terleriyle, tüm tutkuları ve vahşetleriyle, gizli yönleri ve dünyevi hırslarıyla kurguladığı başyapıtı.
“İskender, nihayetinde, her fırsatta olabildiğince çok insan öldürmeye hevesli tehlikeli bir psikopat... Bu sadece bir roman değil, aynı zamanda tarihi parçalamış bir adam hakkında kurulabilecek en iyi hayal.” –The Guardian
“Büyük İskender Üçlemesi yirminci yüzyılın en beklenmedik ölçüde özgün sanat işlerinden biri.” –Gore Vidal