"Avni Bektaş giyindi. Küçük masanın üzerinde, gece yatarken gelişigüzel bıraktığı pembe pelür kâğıtlarını, kurşunkalemlerini, silgisini, kalem açacağını, zımpara kâğıdını toparladı; ranzasının başucuna koydu. Anılarını yazıyordu. Kurşunkalemin ucunu, iyice incelsin diye, zımpara kâğıdıyla sivriltirdi. Özenle, her sözcüğü her harfi, usul usul, en düzgün biçimiyle yazmaya çalışırdı.Ağızlığına bir cıgara taktı. Komün kararlarına uyduğu için Birinci içiyordu. Komün, devrimcilerin cezaevlerinde sürdürdükleri ortak yaşama biçimine verdikleri addı; gönüllü, belli ilkeler temeline dayalı bir birlikti."Yılmaz Güney tarafından, Ulucanlar cezaevinde yattığı dönemde yazılan "Soba Pencere Camı ve İki Ekmek İstiyoruz" isimli kitapta, Yılmaz Güney, oda arkadaşı Avni Bektaş’ı böyle anlatıyordu.Avni Bektaş Ulucanlarda kaldığı 14 ay boyunca Yılmaz Güney’le aynı ortamda yaşadı, her anını birlikte geçirdi. Yılmaz Güney kendisini Ulucanlar’a düşüren Yumurtalık olayı ve siyasi yaşamıyla ilgili sırlarını Avni Bektaş’la paylaştı.Yılmaz Güney’le ilgili, birçoğunu sadece bu kitapta okuyacağınız yüzlerce anı, Ulucanlar cezaevindeki insanlara ve cezaevi yaşamına dair sayısız olay Avni Bektaş’ın belleğinden okura sunuluyor.