Bozkırda diyar diyar dolaşan bir derviş ve çırağı, geçmişten aldıkları kültürel emaneti sözün büyüsüyle yeni bir zamana taşımaktadırlar. Bugünden yarının düşünü kuran gençler ise yaklaşmakta olan bozkışın telaşındadırlar. Çağ değişmektedir. Dün ve yarın aynı gedikte buluşmuş, dünün inadının üstüne geleceğin gölgesi düşmeye başlamıştır.
“Xoca Nasır’ın göle çaldığı maya neyse ikimizin şu bozkıra verdiği emek aynıdır. Damar sürer miyiz, yaprak açar mıyız kim bilir. Fakat dersen ki memnun musun? Sana Nazım Hikmet’in bana Çankırı Cezaevinde, ‘Memed gel otur yanımıza’ deyip, uzun uzun konuştuktan sonra, ‘Fevkalade memnunum dünyaya geldiğime,’ dediği gibi cevap veririm.”
Hasan Sever, hikayesini çocukluğun ışığında anlatırken, kapılar büyük, gölgeler uzun ama dünya şuncacıktır.