Kürt milliyetçiliği Türkiye’yi bölmek ister ama buna gücü yetmez; Türk milliyetçiliği Türkiye’yi bölmek istemez ama Kürt milliyetçiliğine Türkiye’yi bölme gücü verir...
Anadolu Türklüğünün “derinlemesine” bir devlet aklı bunu ciddiyet, hassasiyet ve suhulet ile gündeminin baş yastığına almaz ise; Türk milliyetçiliği, önümüzdeki 10 yılların öncesi görülmemiş boğazlaşmalarıyla Türkiye’yi böler...
Öcalan henüz aklî ve ruhî melekeleri üzerindeyken; yüz yıldır baş aşağı edilmiş binyıllık Türk-Kürt ilişkileri (“Kürt sorunu” değil) tabiî ayakları üzerine alınmaz ise, sadece Anadolu Türklüğü değil Mezopotamya Kürtlüğü de “bekayı” kurtaramaz! Zira Kürtler olmadan Türkler, Türkler olmadan da Kürtler var olamaz bu “Kurtlar Sofrası” coğrafyamızda.
“Fani dünya” denir. Fani olan Dünya değil insandır: “Her canlı ölümü tadar, ama sadece bazıları hayatı tadar” ... Öcalan’ın bir erken “ölümü” —bir-bütün Ortadoğu’da bilmem ama— Türk Kürt ilişkilerinde, en azından önümüzdeki on-yılların kaderini/bekasını boğazlaşmalara gark eder olacaktır.
Eğer İmralı devreye sokulmaz ise, Türk-Kürt ilişkileri çok ciddi bir bölünmeyle karşı karşıya olur. Bölünme demek, boğazlaşma demektir... Önümüzdeki en az 50 yıl, Ortadoğu’da feci bir kaos ortamı demektir.
İran-Irak-Suriye’nin hâlini görüyoruz, Allah beterinden saklasın! Hem Türklük hem de Kürtlük ciddi bir beka sorunu ile burun burunadır.
Bu manada; KAZAN-KAZAN-KAZAN (Türk-Kürt-ABD) konjonktürümüzü kaçıracak olanlar ortak tarihimizin melanetlik ihanet sayfalarına mahkûm olacaklardır!