Otuz sene önce Afrika’nın dünya ekonomisindeki rolü üzerine denemelerimin bir derlemesini yayınladım. Başlığı Afrika ve Modern Dünya idi. O zamandan bu yana hem Afrika’da hem de dünya sisteminin bütününde çok fazla şey yaşandı. Bir başka denemeler kümesini de bir araya getirmenin zamanı gelmiş gibi duruyor.
Bu derlemede üç meseleyi tartışacağım: İlki benim modern dünya sisteminin yapısal krizi olarak adlandırdığım şey. Neredeyse beş yüz yıldır modern dünyayı şekillendiren kapitalist sistemden, halefi olacak sisteme veya sistemlere tekil dönüşüm sürecinde olduğumuza inanıyorum. Bu yapısal kriz bir 30-40 yıl daha devam edecek. İki muhtemel sonuç var; biri, şu an yaşadığımız sistemden daha iyi, diğeri daha kötü. Sonucu tahmin etmek imkânsız; ama mücadeleyi çözümleyebilir ve bunu etkilemeye çalışabiliriz. Biri William G. Martin’le beraber olmak üzere bu dünya çapındaki yapısal krizin Afrika’ya etkisini çözümlemeye çalıştığım dört deneme yazdım.
Ardından, geçtiğimiz otuz yılda öne çıkan bir siyasi duruş olan kimlik siyasetine dönüyorum. Sadece Afrika’ya özgü olmayan kimlik siyaseti, dünya sistemindeki her yerin siyasi mücadelelerinin merkezinde. Bu yaklaşımın Afrika’ya özgü açmazlarını dünya sistemi bağlamında değerlendirdiğim dört deneme yazdım.
Son altı denemede Afrikalı düşünürlerin hem dünya sistemindeki hem Afrika’daki güncel meseleler hakkında çözümlemeleri üzerine kafa yordum.