Halil Uysal'ın "dağ" ile olan samimi ilişkisinin boyutu, soyadını Dağ olarak kodlamasıyla yeterince bulur. Dağa karşılıksız bir sadakati, onun gerçeğine kendisini 'uysal'ca bırakan bir masumiyeti buluruz bu günlüklerde.
Dağla derinlemesine bir bağ kurulduğu zaman, bütün anılar, defterler bir dahaki karşılaşmada, yeniden karşılaşılan dostluklarda işte o derinlerden süzülerek gözün aynasında içtenliğin yansıması olur. Bir ayna ve onun içerisinde peş peşe aynalar samimiyetin şeffaflığında "dağlarda yaşamın dili" olur.