Kimi araştırmacıların eski, büyük bir destanın kalıntıları, kimilerinin böyle bir destanın halk öykülerine dönüşmüş parçaları, kimilerinin de destanlaştırılmış halk öyküleri olarak gördükleri Dede Korkut Oğuznameleri, kesin olarak belirlenemeyen bir dönemde ve bir yerde yazıya geçirilmiştir. Bunların ilk yazılı biçimlerinden bugün elde kalmış olan metinlere, yani 15. ya da 16. yüzyılda yazılmış olduğu kabul edilen yazmalara gelinceye değin epeyce değişikliğe uğramış olduğu düşünülmektedir. Elde bulunan metinlerde bu anlatılar, boy ve Oğuzname diye nitelenir, bunları ilk olarak Tanrı Elçisi Muhammed zamanına yakın doğmuş olan Dede Korkut'un kopuz çalıp manzum parçalar okuyarak anlattığı söylenir. Olaylar, hangi zaman olduğubelirtilmeyen "Oğuz zamanı"nda; sınırları çizilmeyen, nerede olduğu açıkça belirtilmeyen "Oğuz ili"nde, göçerevli Müslüman Oğuzlar arasında ya da bunlarla hisarlarda yaşayan Hristiyanlar arasında geçer. Anlatılanların Doğu Anadolu, Gürcistan ve Azerbaycan'da geçtiği, hisarlarda yaşayan ve her savaşta yenilgiye uğratılanların Gürcüler ve Trabzon Rumları olduğu ancak yer adlarından anlaşılır. Anlatıların birkaçı sözlü gelenekte halk öyküsü olarak süregeldiği halde yazılı metinlerin yayılmadığı, pek az sayıda kaldığı anlaşılmaktadır. Bu kitapta, Dresden ve Vatikan yazmalarındaki Oğuznamelerin yer yer birbirinden oldukça farklılaşmış metinleri, ilk kez pek çok sorunları çözümlenmiş, onarılması gereken yerleri onarılmış olarak ayrı ayrı yayımlanmaktadır.