Kitana gülümsedi. "Hepiniz gizli bir topluluğun üyesisiniz diye havalısınız ama biz yeni büyücüleriz. Sizden çok daha güçlüyüz!" Dedektif hiçbir şey umrunda değilmiş gibi banyoya doğru yürüdü. Bir kedi bile daha fazla ses çıkartırdı. Valkyrie duvara yakın kalıp peşinden gitti, halının üzerine basarsa tahtaların daha az gıcırdayacağını ümit etti. Dedektif, yatak odası kapısını geçti, kapının yanında yerlerini aldılar. Valkyrie öne çıktı, karşı duvardaki aynayı kullanarak Stynes’ın yatak odasına göz gezdirdi. Birinin küfrettiğini duydu ve karanlıkta gözüne bir hareket ilişti, sonra yatağın yanındaki lamba yandı. Valkyrie vücuduna adrenalin pompalanırken olduğu yerde dondu kaldı ama Stynes sadece yatağa oturup örtüleri bir kenara itti. Tıraşsızdı ve bembeyazdı. Terliyordu. Acı çekiyor gibiydi. Ayağa kalkarken inledi. Valkyrie Dedektif’e baktı ve dudaklarını oynatarak, saklanalım mı, diye sordu. Stynes bir adım attı ve iki büklüm oldu. Valkyrie, "Ah, Tanrım..." diye mırıldandığını duydu. Adam çığlık atarak doğrulunca Valkyrie de irkildi. Parmakları, kasları görünmez bir mengeneyle geriliyormuş gibi büküldü ve adam bir çığlık daha attı. Daha önce böyle bir şey duymamıştı. Lambanın ışığı altında sarıya bürünmüş derisinden kalın siyah kıllar çıkmaya başladı. Göğsünde, sırtında, kollarında ve bacaklarında toplandılar. Adam dizleri üzerindeyken bacakları da şekil değiştirdi, kemikleri uzadı ve yeniden şekillendi. Adam korku ve şaşkınlıkla, yere düşen tırnaklarına baktı, yerlerinde şimdi uzun pençeler vardı.