Türklerin tarihindeki en önemli dönüm noktasının İslamiyet'in kabulü olduğu konusunda hemen tüm tarihçiler birleşir. Ancak animist-şamanist eski Türk topluluklarının İslamiyet'in zorlayıcı gücüyle karşılaştıklarında yaşadıkları ve hiç kuşkusuz ülkemizin bugününde de etkisini sürdüren sancılı/coşkulu geçiş sürecinin yeterince irdelendiği söylenemez.
Psikiyatr Bilgin Saydam, bir psiko-mitoloji denemesi olarak tanımladığı yapıtında, yöreselde evrenseli, tekilde tümeli yakalama kaygısı ile eski Türk halk edebiyatının ustalık ürünü eserlerinden Dede Korkut Kitabı'nda yer alan "Deli Dumrul Boyu"nu Türklerin tektanrılı dine geçiş sürecinde yaşananların yansıması olarak ele alıp yorumluyor.
Bireysel boyutta her ölümlünün yaşaması mümkün ve "gerekli" bir sarsıntının, bireyin dünyaya, öznel gerçekliğin dış gerçekliğe, bireysel erkin evrensel düzene çarpışının öyküsü olan "Deli Dumrul Boyu", aynı zamanda bu geçiş sürecinin kahramanları olan atalarımızın ve bizlerin de öyküsünü anlatıyor. Bilgin Saydam'ın deyişiyle "Anacıl Eylemlilik ile Ata Erki Arasında Sıkışmışlığın Kahramanı" Deli Dumrul'un serüveni günümüz Türk-İslam ruhuna dek uzanan sürecin ipuçlarını veriyor.
Kitabın bu ikinci basımı, yazar tarafından gözden geçirilmiş ve açıklayıcı notlarla zenginleştirilmiştir.