İslamiyet sonrası Türk tasavvufî hayatının bir devamı niteliğinde olan Osmanlı sufîliği hakkında çalışmalarıyla tanınan Haşim Şahin, Dervişler, Fakihler, Gaziler adlı kitabında Türklerin İslam dinini kabul ettikleri dönemden itibaren, sufîlerin Türk devletleri içerisindeki faaliyetlerine, Türk hâkimiyet sahasında oluşan sufî ekollere, Türk sufîliğini etki altında bırakan önemli mutasavvıflara, Selçuklu, Anadolu Selçuklu ve beylikler döneminde merkezî iktidar ile sufî çevre ilişkilerine değiniyor.
Osmanlı Beyliği’nin kurulduğu dönemde etkili olan Türkmen gruplarının muhtemel göç güzergâhındaki coğrafyanın dinî hareketliliğini, sufîlerin yaşantısını, erken yüzyıllardan itibaren bu güzergâhta faaliyet gösteren mutasavvıfların ve sufî ekollerin varlığını araştıran Şahin, belki de Osmanlı tarihinin bu en kapalı döneminin derli toplu bir analizini yapıyor.
“Türklerin İslam’ı kabul edip benimsemesinde ticarî ve siyasî ilişkilerin yanı sıra, Türk geleneğindeki alplık motifi ile İslam’daki eren-evliyâ inancı gibi İslam diniyle eski Türk dini arasındaki benzerlikler ve Türk toplumu arasında yayılan Budizm’in de etkisi olmuştur. Bu etkileşim, Müslüman Türklerin kullandıkları bazı kelimelerde yahut bazı geleneklerinde bariz bir şekilde kendisini göstermektedir.”