Bilgisayarların ve işletim sistemlerinin genişletilmesiyle birlikte yeni bir dünyanın kapısı açıldı: Siber Alan. Beklenenin ve tahmin edilenin ötesinde, kullanım ve iletişim etkisine sahip olduğunu ortaya çıktığı andan itibaren gösterdi. Sosyal bir alan yaratmasının dışında, ülkelerin siyasi hakları, vatandaşların ekonomik, sosyal ve psikolojik haklarını etkisine aldı ve almaya devam ediyor. Bu süreçler devam ederken, ülkeler siyasetinde görünmez bir hareketlilikle ilerleyen ağlar örgüsünü kontrol altına almaya çalışıyor. Bu çalışmalar ulusal ve uluslararası düzlemde, bütün halkların yasal hak ve özgürlüklerinin korunmasına yönelik gerçekleştirilirken ne kadarı yeterli, ne kadarı eksik bilinmez.
Dijitalleşen Dünya, siber alanın oluşumlarını, gerçeklerini, bilinmeyen yanlarını, ülkelerin yürürlükte olan ve olmasını bekledikleri kanunlarının arka planında yatan olayları ortaya koyarken, bütün bunları literatür kaynaklarıyla ele alıyor. Özellikle kitabın son bölümünde, Siber Dünyanın Sosyolojik incelemesi'nde birçok ayrı başlık incelenirken bu başlıklardan biri de Pandemi döneminde bireylerin siber dünya ile ilişkisi ve bu sürecin sosyolojik ve psikolojik yürütülmesine dikkat çekiyor. Kitabın içerisindeki sosyal karmaşa şu şekilde aktarılıyor:
'Bir tuşa bastığınızda istediğiniz her yere ulaşabilirsiniz, ama bu tuş aynı zamanda sizi ayrı bir dünyanın içerisinde koşturmaya mahkum eder. Bir süre sonra bu dünyaya dönüp baktığınızda, bütün haklarınızın yetersiz olduğunu, özgürlüğünüzün bir anlam ifade etmediğini görebilirsiniz.'
Tam da bu noktada kitap daha anlam kazanarak, içinde bulunduğumuz bu dünyayı ne kadar tanıdığımızı sorgulatarak, keşif yolunda kaynak olacak bir destek sunuyor.
Dijitalleşen Dünya, var oluşundan, neden olduğu bütün kaotik olaylara; nasıl önlemler alınması gerektiğine; acil önlem planlarına; kişisel güvenlik ve haklarınızın önemine kaynak olacak bilgiler sunuyor.